31 Ocak 2010 Pazar

Şiir-2010'da "Üç Vav" ve "Vav"


2010’da “Üç Vav” ve “Vav”


Bu sene “İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti” takviminde, “Geleneksel Türk Kitap Sanatları” başlığında, “Bugünün Ustaları” adı altında, Mayıs ayına gelen sayfada, Osman Özçay’ın “Üç Vav” adlı bir eserini gördüm. Gerçekten “Üç Vav” harfinin yeni anlayışla yazılmış bir düzenlemesi vardı. Ben, gerçekten bu Üç Vav’a âşık oldum. Bu Vav'lar mavi, yeşil ve kırmızı rengin en güzel tonu ile yazılmıştı. Nedenini bilmiyorum, ama baktıkça benim yüreğimi deniz tutmuş gibi yapıyor. Vav anne karnında kıvrılan bir bebeğe benziyor.


Ben bu güzelliği içime sindirmeğe çalışırken, internette “Vav” adlı bir şiire rastladım. Sayın Doğan Çilingir yazmış. Şiirin son bölümü, pek şiir düzenine uyulmadan, estetik amacı güdülmeden, öğretme amacıyla yazılmış. Keşke o bölüm de şiir düzeni ile yazılabilseydi. Fakat bu haliyle de çok güzel, Sayın Çilingir’in gönlüne sağlık. Ona böyle bir güzelliği paylaştığı için minnet duyuyorum. Fakat bu şiir de bende o Üç Vav etkisi bıraktı. Sayın Doğan Çilingir’e teşekkür ediyorum. Bu gönlü titreten güzel şiiri sizlerle paylaşmak istiyorum.


VAV

İnsan Vav şeklinde doğar, bir ara doğrulunca kendini Elif sanır.

İnsan iki büklüm yaşar, oysa en doğru olduğu gün ölmüştür.

Kulluğun manası Vav’dadır, Elif Ulûhiyetin ve Ahadiyetin simgesidir.

O yüzden Lafz-ı ilahi Elifle başlar.

Elif kâinatın anahtarıdır, Vav kâinattır.

Rabbi Vav gibi mütevazı olsun ister kulları. Musa Dal olmuştur, ama Firavun’un gözü Elif’te kalmıştır.

Yunus, Vav olup balığın karnında, anca kurtarmıştır kendini.

İnsan iki büklüm olunca rahat eder ana karnında.

Boylu boyunca uzansa da, kim rahattır mezarında?

Vav’ın Elif’le münasebeti ne kadar iyiyse, kâinatın dengesi de o kadar düzgündür.

Kâinatta tüm cisimler boşlukta dönerken insan belki o yüzden boşlukta kalmamış,
Rabbi onu imanla doldurmuştur.

Manayı bilmeyenler Vav diyemez vay der.

Buna anlamca vaveyla denir.

Yani Vav olamadıkları için feryat edenlerin halidir.
"Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velileridir. İyiliği emrederler; kötülüğe engel olurlar. Namaz kılarlar, zekât verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah rahmet edecektir. Allah şüphesiz güçlüdür, hâkimdir."
İnsan kendinin bile farkında değildir; iki Lam birbirine sarılıp kâinatı ayakta tutan sütunlar gibi durmuştur Elif’in ardında,
Kâinatın gezegenleri yuvarlanıp son harf misali peşinden giderken, insan yolculukta geri kalmanın acısını ne zaman anlayacaktır.
Zordadır sığınacak yeri yoktur.
Evrene ve seslere kulak verenler duyar yeniden o kutlu çağrıyı;
"Sabır ve Namazla Allah’tan yardım isteyin. Rablerine kavuşacak ve Ona döneceklerini umanlar ve Allah’a gerçek bir saygı gösterenlerden başkasına namaz elbette ağır gelir"
Sonra çağırır insanı, belki cennet kokusunu duyurmak içindir bu davet, belki kendi yanına çağırıyordur.
İşte o ayet: “Secde et, yaklaş!”
”Eğil ve ben senin başını göklere erdireyim, yıldızları ayağına sereyim, sana gezmekle bitiremeyeceğin cennetler, sayamayacağın nimetler vereyim” demektir bu.
Secde et, Vav ol, vay dememek için, “La” şey olan insan, her şey demek olan Rabbinin önünde.
Doğan Çilingir "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder