22 Aralık 2010 Çarşamba

Resim: Akay İstanbul Beyoğlun'da-Ağusto 2009

ALTAYLARDA YENİ YIL BAYRAMI


Bu gece Anayurtta Yeni yıl kutlanıyor. Ey Türk âlemi! Mutlu yıllar!

21 Aralığı 22 Aralık’a bağlayan gece eski Türklerde yılbaşı kutlanırdı. Bu gece de, Altaylarda Güneşi Karşılama Bayramı, yani Yılbaşı Bayramı kutlanıyor.

19-29 Ağustos 2009 tarihleri arasında, antropolog arkadaşım Günnur Yücekal’a misafir olarak, Altaylardan onun dostu olan bir kam gelmişti. Adı Akay Kynyev idi. Akay İstanbul’da iki seminer verdi. Seminerin konusu Altay kültürüydü; Altay bayramları, bizim yanlış bir şekilde Şamanizm dediğimiz Altay’ın Ak dini, Altay gelenekleriydi. Akay, bize bilmediğimiz dünyaların kapısını açtı. Biz ondan yeni yıl kutlamalarının, çam ağacı süslemenin Türk âdeti olduğunu ve bu gün hala aynı geleneğin devam ettiğini öğrendik.
Ondan çok kısa bir süre sonra “Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türksünüz” adlı kitabın yazarı RENE D. MATLOCK, Sayın Günseli Başar’ın davetlisi olarak, İstanbul’a geldi ve Bilgi Paylaşım Derneğinde, 10.09.2009 tarihinde, Akay’ın söylediklerini teyit eden bir seminer verdi.

O seminerde Muazzez İlmiye Çığ hanımefendiyle karşılaştık. Ben ona Akay’ın Altayda Günü Karşılama, yani Yılbaşı Bayramında süslenen, yılbaşı çamının hikâyesini anlattım. Akay’ın “Altaylarda Sümer dağı vardır; Sümerler oradan gelen Türklerdir. Sümerler de bu yılbaşı çamını biliyorlardı.” dediğini de anlattım. Kendisine:
“Siz bir Sümerolog olarak, araştırmalarınızda mutlaka buna benzer bir bilgiye rastlamışsınızdır. Böyle bir bilgi dikkatiniz çekti mi?” diye sordum.
Muazzez Hanım dikkat etmediğini ve hatırlamadığını söyledi. Ben ısrarla:
“Notlarınıza, bir de bu gözle baksanız. Buna benzer bir bilgiye mutlaka rastlayacaksınız. Rica etsem bir araştırır mısınız?” dedim.

İlgi ve nezaket gösterip bakmayı vaat etti. Gerçekten de bir iki ay içinde bir mail grubundan, Muazzez Hanımın kendi adıyla “Türklerde Yılbaşı Çamı” ile ilgi bir mail geldi. Bu yazıda kendisi, Akay’ın söylediklerinin aynısı olmasa da, çok benzerini anlatıyordu.

Ben de konuyu özetleyerek, Akay’ın bize verdiği seminerinden yeni yılla ilgili sözlerini aktarmak istiyorum. Ben yeni yıl duası olarak Erlik Beye dua edemedim ama “Bütün Türk dünyasının yeni yılı kutlu olsun. Bu yeni yıl en güzel başlangıçlara sebep olsun. Altayların Ak ruh enerjisi dünyadaki tüm karanlık güçleri yok etsin. Dünyayı Altaylardan yayılan birlik ve sevgi enerjisi sarsın.” Diye dua ettim.

“Bu dönemde Altay soğuk ve karlıdır. İlk bayram budur; bayramın zamanı Ay, güneş ve toprağa bakılarak bulunur. 24 Aralıktan 25 Aralık’a geçişte, Gün-Güneş artık uzamaya başlıyor. Güneşin çıkmaya başlamasına “Güneş yenilendi” denir.

Yılın başlangıcı, Ak Bayramın başlangıcı olarak alınır. Ak ve karanın etkileşimine dikkat etmek için, yere yılbaşı ağacı denen köknar dikilir; değişik şekerlemeler ve değişik yiyecekler ile süslenir. Bu bayramda değişik maskeler giyilir. Toprak ile suyun maddi başlangıcına bu şekilde güç verilmiş olur.

Bu ailevi bir bayram sayılabilir. Yılbaşında Güneşe karşı bir köknar ağacı dikilir. Köknar ağacının etrafında, güneşe ters yönde 7 kere dönülür. Bu dönüşün amacı toprak ve suyun gücünü davet etmektir. Çünkü toprak ve suda Erlik Beyin gücü vardır. Bu bayramda su ve topraktan sorumlu tanrı Erlik Bey’e şükran yapılır.

Bu bayramda insanlara, gerçek adıyla hitap edilmez, göbek adı ile hitap edilir. Çünkü o ortamda sadece Erlik Beyin elçileri olmaz, başka kötü ruhlar da olabilir. Bu kötü ruhlar o kişiyi tanıyıp öbür dünyaya götürebilirler, yani kişi orada ölebilir. Tanınmamak için maske takıp göbek adı kullanarak gizlenmek gerekir. Genelde ikinci ad olarak, ölen ataların ismi verilir. Ölümün kişiyi gelip almaması için, bu bayram sırasında, kişiler ölen ata adıyla çağırılır. Göbek adı bunun için gereklidir. İşte kadim şamanlar da o bilinen şaman kıyafetlerini sadece bu yılbaşı törenlerinde giymişlerdir.

Maske olarak, hayvanların veya fanatik varlıkların figürleri kullanılır. Bu figürler, herkesin hayal gücüne göre değişir.

İlk bayramda gök, yer ve ev hayvanlarına dua edilir, onlar yüceltilir, onlara teşekkür edilir, onlara alkış yapılır”.

(Akay Kynyev’in 23-27 Ağustos 2009 tarihlerinde verdiği seminer notlarından özetlenmiştir.)

Hazırlayan: Mukadder Altaylı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder